Pithana

"Radyoaktif beyinlerden sağlıklı politikalar beklemek"

Küresel ticaretin pek de sallamadığı (hatta ticari unsur haline getirdiği) bugünlerde de bürokratik ve diplomatik prosedürlerin arasında sıkıştırılan gezegenin geleceğine bakışımız, insanın evrimin aslında yanlış yöne doğru geliştiğini kanıtlar gibi. Belki de her şeyden önce bununla yüzleşmemiz lazım. Belki de yapılan tüm toplantılar ve uluslararası zirvelerde karar verilen öncelikle insan doğasının neye yatkın olduğudur.

İlk topluluklardan kabilelere, imparatorluklardan bugünün ulus devletlerine varıncaya kadar yakmış, yıkmış, yeni topraklar keşfetmiş, başka ülkeleri işgal etmiş, çıkarları için savaşmış, sömürmüş ve sürekli tüketmiş olan ve bu yönde evrilmiş insanlığın önündeki mesele belki de iklim sorunundan çok daha derinde insan doğasına ilişkin bir mesele. Bugün karşı karşıya kaldığımız şey aslında doğrudan kendi doğamıza karşı çıkarak bu aşırı kalabalık gezegende ona zarar vermeden yaşamak ve bize miras kalan istilacı ve doyumsuz yanımızı bir kenara bırakmak zorunda olmamızdır.

Dolayısıyla yapılmakta olan tüm zirveler sadece  kendi çıkarını her şeyin önünde tutarak atalarının ona miras bıraktığı saldırgan ve doyumsuz doğasının gereğini yapan kızgın ve güçlü adamlarla artık buna bir dur denilmesi gerektiğini düşünenler arasında. Yani yapılan tüm toplantılar da asıl konu sera gazlarının da ötesinde iki ayrı dünya görüşü arasındaki farktır.
   
Sanayi devriminin ardından şuursuzca yaşamakta olduğumuz sahip olma aşkı, doyumsuzluğumuzu hep bir adım öteye taşımaktan başka bir işe yaramadı. Bugün ise tüm bu aşkı bir kenara bırakmamamız için de kızgın ve güçlü adamlar bizden daha istekli. Sisteme karşı gelmesi için uluslararası ekonomik kurumların dayattığı anlaşmalarla, karbon takaslarıyla, GATT anlaşmalarını onaylamak zorunda kalmış, silah ve askeri anlaşmalarıyla kıstırılmış durumdaki devletlerimizden safça çözüm beklemekteyiz. Aslında bizden tek istenen  şuursuz halimizi devam ettirerek hiç bir şey yapmamamız. Ama bunun bedeli ise dünyanın farklı pek çok bölgesinde  insanların hayatta kalmasının giderek engellendiği duygusuzca izlemek ve çevremizdeki çocuklara onları harika bir geleceğin beklediği yalanını söylemek olacaktır.